MAKALELER

PROFESYONEL PSİKOLOJİK YARDIM ARAMA İLE İLGİLİ BAZI SORU[N]LAR

Dergi Yazıları

PROFESYONEL PSİKOLOJİK YARDIM ARAMA İLE İLGİLİ BAZI SORU[N]LAR

PROFESYONEL PSİKOLOJİK YARDIM ARAMA İLE İLGİLİ BAZI SORU[N]LAR

"Profesyonel Psikolojik Yardım Arama İle İlgili Bazı Sorunlar" başlıklı yazımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hepimiz yaşamımız boyunca mutlaka bazı zorluklarla karşılaşırız. Bu zorlukların üstesinden bazen kendi çabamızla, bazen arkadaşlarımızın ya da ailemizin desteğiyle, bazen ise dini inançlar gibi bazı değerlere inanarak gelmeye çalışırız. Fakat kimi durumlarda bu kaynaklardan alınan yardımlar yetersiz kalır ve ruh sağlığı uzmanlarından profesyonel bir destek alma ihtiyacı duyarız. Bu gibi durumlarda, psikiyatrist, psikolog, psikolojik danışman gibi ruh sağlığı uzmanlarından psikolojik destek alınabilir.

Herkes ihtiyaç durumunda profesyonel psikolojik yardım arar mı?

Uzmanlardan alınan psikolojik destek, bireylerin yaşamlarında ihtiyaç hissettikleri değişimi yapmalarına, kendilerini geliştirmelerine ve yaşadıkları güçlüklerin üstesinden gelmelerine yardımcı olur. İhtiyaç durumunda ruh sağlığı uzmanlarından destek almak güvenilir bir seçenek olmasına rağmen, yurt içinde ve yurt dışında yapılan çalışmalar, kişilerin ihtiyaç anında psikolojik destek almaktan kaçındıklarını ortaya koymaktadır (örn. Arslantaş, 2000; Barrett, Byford, Chitsabesan ve Kenning, 2006; Deane, Skogstad ve Williams, 1999; Türküm, 2000). Türkiye’de yapılan en kapsamlı araştırmalardan biri olan Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırması, Türkiye’nin 5 demografik bölgesi (Batı, Güney, Orta, Kuzey ve Doğu Anadolu) ve 3 yerleşim yeri tipinde (il, ilçe, köy) olmak üzere toplam 3.889 hanede 16.550 kişi ile yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, 18 yaş üstü nüfusta, ruhsal bozuklukların görülme sıklığının %17,2 ve buna rağmen araştırmanın yürütüldüğü dönemde son bir yıl içinde tedaviye başvuru oranının %4,7 gibi düşük bir oranda olduğu saptanmıştır (Erol, Kılıç, Ulusoy, Keçeci ve Şimşek, 1998). Arslantaş, Dereboy, Aştı ve Pektekin’in (2011) yetişkinler üzerinde yapmış olduğu bir diğer çalışmada ise, katılımcılar arasında problemlerinin çözümü için, profesyonel olmayan bir kaynak olan “aile üyeleri”ne başvuracağını belirtenlerin oranı %57,1 ve yine profesyonel olmayan bir kaynak olan “arkadaşlar”a başvuracağını belirtenlerin oranı ise %31,3 olarak bulunmuştur. Buna karşılık profesyonel kaynak niteliği taşıyan “psikiyatristler”e başvuracağını belirtenlerin oranı ise %15,5 olarak bulunmuştur ve sıralamada üçüncü sırada yer almıştır.

Profesyonel psikolojik yardım arama neden önemlidir?

Profesyonel psikolojik yardım arama davranışı, yaşanan sorunun çözümünde, uygun ruh sağlığı hizmeti veren birimlere zamanında ulaşılması ve erken müdahale edilmesi açısından önemlidir. Uzmanlar yerine eş, dost, komşu, akraba gibi resmi olmayan kaynaklardan; öğretmen, aile hekimi ya da eczacılar gibi ruh sağlığı alanında uzman olmayan profesyonellerden ya da kendini ruh sağlığı uzmanı olarak tanıtan dolandırıcılardan yardım aramanın bazı riskleri vardır. Örneğin, bir çocuğun mizacına ya da yaş özelliklerine uygun davranışlarının “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” olarak adlandırılması ya da bunun tam tersi bir şekilde “Bipolar Bozukluğu” olan bir yetişkinin uç davranışlarının kişiliğine atfedilmesi gibi risklerle karşılaşılabilir. Birinci örnekte, küçük bir çocuğun yok yere bir tanı ile damgalanması; ikinci örnekte ise, tanı ve tedavi olmadığı için hastalığın seyrinin daha da kötüleşmesi hatta intihar girişimi dahi söz konusu olabilir. Özellikle günümüzde, sosyal medya üzerinden maruz kaldığımız bilgi kirliliği de hesaba katılınca, uzmanlardan profesyonel psikolojik yardım almanın önemi daha çok ortaya çıkmaktadır.

Profesyonel psikolojik yardım arama davranışını etkileyen değişkenler nelerdir?

Kişilerin ihtiyaç anında profesyonel psikolojik yardım aramalarının sağlanması, bu davranışın gerçekleştirilmemesinin altında yatan nedenlerin araştırılması ve algılanan engellerin ortadan kaldırılması ile mümkün olabilir. Bu nedenle psikolojik yardım arama davranışının ve onunla ilişkili değişkenlerin araştırılması önem arz etmektedir. Profesyonel psikolojik yardım arama (professional psychological help-seeking), yaşanan sıkıntının sağlık problemi olduğunun fark edilmesinden profesyonel yardım almaya karar verene kadar geçen süreçtir (Rogler ve Cortes, 1993). Her ne kadar davranışın temel belirleyicilerinden birinin tutumlar olduğu kabul edilse de, davranışı açıklamak için sadece tutumların belirlenmesi yeterli görülmemektedir. Gerekçeli Eylem Kuramı (Theory of Reasoned Action) ve bu kuramın genişletilmiş hâli olan Planlı Davranış Kuramı (Theory of Planned Behaviour), bir insanın planlı ve amaçlı davranışlarını en iyi yordayan etkenin, kişinin söz konusu davranışa ilişkin niyeti olduğunu ileri sürmektedir (Ajzen ve Fishbein, 1980; Ajzen, Albarracin ve Hornik, 2007; Fishbein ve Ajzen, 1975). Örneğin; bir kişinin psikolojik yardım aramaya dair niyeti varsa ihtiyaç durumunda psikolojik yardım araması beklenir. Planlı Davranış Kuramı (PDK), bireylerin niyetleri araştırılırken kavramsal olarak bağımsız üç tip öncülün hesaba katılması gerektiğini ileri sürer: Davranışa ilişkin tutumlar, öznel norm ve algılanan davranışsal kontrol (Ajzen, Albarracin ve Hornik, 2007). Tutumların oluşması, o uyarana ilişkin inançlara bağlı olarak, anında ve otomatik bir şekilde gerçekleşir (Fishbein ve Ajzen, 1975). Belli bir davranışa ilişkin tutum ise, bireyin belirtilen davranışı iyi ya da kötü olarak değerlendirmesidir (Kaça ve ark., 2009). PDK’ye göre, bireyin psikolojik yardım aramanın kötü ya da gereksiz bir davranış olduğuna dair inancının, yani psikolojik yardım aramaya dair olumsuz tutumunun, psikolojik yardım aramaya ilişkin niyetini olumsuz yönde etkileyerek ihtiyaç anında psikolojik yardım aramamasına neden olabileceği söylenebilir. Davranışsal niyetin ikinci belirleyicisi olan öznel norm, bir davranışın yapılıp yapılmaması için algılanan sosyal baskı olarak tanımlanmaktadır (Ajzen, Albarracin ve Hornik, 2007). Bu kavram, bireyin belirli bir davranışı gerçekleştirmesi sonucu diğer insanlardan nasıl bir tepki göreceğine ilişkin beklentisi olarak düşünülmektedir (Kaça ve ark., 2009). Bu kavramı temsil ettiği düşünülen sosyal damgalanma (public/social stigma) algısı ise, bireyin bir problemi için yardım araması nedeniyle başkaları tarafından olumsuz bir şekilde yargılanacağı korkusu şeklinde tanımlanmaktadır (Deane ve Chamberlain, 1994). Yapılan araştırmalar, psikolojik yardım arama nedeniyle damgalanmanın, bir uzmandan psikolojik yardım arama niyetini anlamlı düzeyde yordadığını ve yardım arama olasılığını azalttığını göstermektedir (Hubson, 2008; Mojtabai, 2010; Topkaya, 2011). Başka bir deyişle, birey için önemli olan kişilerin veya grupların (eşi, ailesi, arkadaşları, öğretmeni, iş arkadaşları vb.), bireyin psikolojik yardım aramasını onaylayıp onaylamayacağına ya da kişinin yardım arama nedeniyle damgalanıp damgalanmayacağına ilişkin kendi görüşü, o davranışı yapmaya niyet etmesinin belirleyicileri olarak sayılabilir. Davranışsal niyetin son belirleyicisi olan algılanan davranışsal kontrol ise, Gerekçeli Eylem Kuramı’na (GEK) sonradan eklenmiş ve bu kuramın Planlı Davranış Kuramı (PDK) olarak adlandırılmasında rol oynamıştır (Ajzen, Albarracin ve Hornik, 2007). Algılanan davranışsal kontrol, kişinin bir davranışı yapıp yapamayacağına dair inançlarından, yani kontrol inançlarından oluşur (Ajzen, Albarracin ve Hornik, 2007). Ajzen (1991), algılanan davranışsal kontrolün, ilgilenilen davranışın yapılmasının kolay ya da zor olarak algılanması olduğunu ve bunun da öz yeterlilik ile ilişkili olduğunu ifade etmiştir. Cellucci, Krogh ve Vik’in (2006) yapmış oldukları bir çalışmada, yüksek öz-yeterlik algısının psikolojik yardım aramayı kolaylaştırdığı saptanmıştır. Başka bir deyişle, sanıldığı gibi güçsüz bireylerin değil öz-yeterliliği yüksek bireylerin ihtiyaç anında profesyonel psikolojik yardım arama eğilimi olduğu söylenebilir. Kısacası, psikolojik yardım aramayı istikrarlı bir şekilde sürdürebileceğine ya da bu süreçte problemleri ile yüzleşebileceğine inanmayan ve bu konuda kendine güvenmeyen bir kişinin, psikolojik yardım aramaya dair niyetinin düşük olması beklenebilir. Özetlemek gerekirse, PDK’ye göre; kişinin yardım aramanın iyi ve yararlı bir davranış olduğunu düşünmesi (olumlu tutum), psikolojik yardım aldığında sosyal çevresinin de bu davranışı hoş göreceğine inanması (güçlü ve olumlu öznel norm) ve kendisinin de yardım arama sürecindeki zorlukların üstesinden gelebileceğine inanması (yüksek algılanan davranışsal kontrol) hâlinde, psikolojik yardım arama konusunda güçlü bir istek (niyet) duyarak ihtiyaç anında psikolojik yardım alacağı (davranış) söylenebilir. PDK, bireylerin bir davranışı yapma yeterliliklerine yardım edebilecek ya da engel olabilecek etmenlerin de hesaba katılması gerektiğini savunur (Ajzen, Albarracin ve Hornik, 2007). Yetişkinlerin profesyonel psikolojik yardım arama niyetine ilişkin 1000 kişilik bir örneklem üzerinden yapmış olduğum bir araştırmada, yukarıda bahsi geçen değişkenlerin yanında algılanan pratik engeller değişkeninin de psikolojik yardım arama niyeti ile ilişkili önemli bir değişken olduğu ortaya konmuştur (Bicil, 2012). Psikolojik yardım aramada algılanan pratik engeller; ruh sağlığı merkezlerine erişim bilgisi, (çok kültürlü ülkelerde) bireyin kullandığı dilin hizmeti veren kişinin kullandığı dil ile uyuşması, alınan psikolojik yardımın maliyeti ve psikolojik yardım sürecine harcanan zaman (Kung, 2004) gibi konuları kapsar. Profesyonel psikolojik yardım aramada pratik engeller değişkeninin, psikolojik yardım arama niyetini olumsuz etkileyen bir değişken olduğu yurt dışı araştırmalarında da saptanmıştır (Mo ve Mak, 2009; Lee ve Hadeed, 2009; Rothi, 2006; Walsh, Scaife, Notley, Dodsworth ve Schofield, 2011; Wu, Kviz ve Miller, 2009). Kısacası, ruh sağlığı hizmeti veren birimlere dair yeterli bilgisi olmayan, ihtiyaç anında hangi kaynaktan yardım alacağını bilmeyen, bu birimlere ulaşsa bile bazı nedenlerden (zamansal ya da maddi yetersizlik vb.) dolayı bu birimlerden yararlanabileceğine inanmayan bireylerin yardım arama niyetinin düşük olacağı söylenebilir. Toplumumuzda gözlemlenen en önemli pratik engelin gelir düzeyi olduğu söylenebilir. Günümüzde ruh sağlığı hizmeti almak lüks bir harcama olarak görülmektedir. Şüphesiz, bu durumun nedeni başlı başına bir makale konusudur. Ancak neden her ne olursa olsun, ihtiyaç hâlinde toplumun her kesiminin profesyonel psikolojik yardıma ulaşabilmesinin yolları aranmalıdır. Belediyelere bağlı ücretsiz psikolojik destek veren birimler, kadın sığınma evleri gibi merkezler bu konuda umut veren girişimler olarak sayılabilir. Ancak, bu birimlerin sayılarının azlığı, kapasitelerinin sınırlılığı, bazı birimlerde kadın ve çocuklar haricindeki bireylere destek verilmemesi ve verilen psikolojik desteğin istikrarı ile ilgili sorunlar yaşanabilmektedir. Bir diğer pratik engel ise, klinik psikolog, psikolojik danışman, psikiyatrist gibi ruh sağlığı uzmanlarının aynı işi yapıyor gibi algılanması ve bu nedenle ihtiyaç durumunda kime başvurulacağının bilinmemesidir. Alanda, ruh sağlığı üzerine herhangi bir lisans eğitimi olmamasına rağmen aldıkları çeşitli sertifikalar ya da medyada yaptıkları çeşitli programlar ile kendilerini ruh sağlığı uzmanı gibi gösteren kişiler ise durumu daha da içinden çıkılmaz yapmaktadır. Devlet hastanelerinde ya da özel muayenehanelerde randevuların çok ileri tarihlere verilmesi de kişilerin ihtiyaç anında profesyonel psikolojik yardıma ulaşamayacağı algısını besleyen başka bir pratik engeldir. Psikolojik yardım arama konusunda oldukça yaygın araştırılan bir diğer değişken ise cinsiyettir. Psikolojik yardım arama konusunda kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıkların incelendiği çalışmalara bakıldığında, birbiri ile çelişen farklı bulguların olduğu dikkati çekmektedir. Bazı çalışma sonuçları, psikolojik yardım arama tutumu ya da davranışlarının cinsiyete göre değiştiğini ve kadınların erkeklere göre daha olumlu tutumlara sahip olduğunu ya da daha çok yardım arama davranışında bulunduğunu ortaya koymuştur (örn. Atıcı, 2008; Kalkan ve Odacı, 2005; Keklik, 2009; Mackenzie, Gekoski ve Knox, 2006; Masuda ve ark., 2005; Nam ve ark. 2010; Türküm, 2000). Bazı çalışma sonuçlarında ise psikolojik yardım arama tutumu ya da davranışı ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (örn. Annaberdiyev, 2006; Zhang ve Dixon, 2003). Diğer bazı çalışma bulgularında ise, erkeklerin kadınlara göre psikolojik yardım aramaya dair daha olumlu tutumlara sahip oldukları ya da daha çok yardım arama davranışında bulundukları saptanmıştır (örn. Bahar, 2010; Karalp, 2009). Yapılan bu çalışmalarda bulguların; cinsiyet rolleri, kültürel özellikler ve araştırma sınırlılıkları gibi nedenlerle açıklandığı görülmüştür. Fakat bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu söylenebilir. Psikolojik yardım aramaya ilişkin niyeti etkileyen bir diğer önemli değişken ise, profesyonel psikolojik yardım arama deneyimidir. Yapılan araştırmalar, daha önce alınan profesyonel psikolojik yardımın, yardımdan yararlanma düzeyine göre bir sonraki profesyonel psikolojik yardım niyetini olumlu ya da olumsuz etkileyebildiğini göstermiştir (örn. Deane, Skogstad ve Williams, 1999; Howland, 1996; Rothi, 2006). Başka bir deyişle, daha önce bir ruh sağlığı uzmanından aldığı psikolojik yardımdan yararlandığına inanan bir bireyin, daha sonra ihtiyaç anında tekrardan profesyonel psikolojik yardım aramaya niyetlenme olasılığının daha yüksek olması beklenir. Fakat bunun tam tersi bir şekilde, daha önce aldığı profesyonel psikolojik yardımdan yararlanmadığına inanan bir bireyin ise, daha sonraki ihtiyaç anında tekrardan profesyonel psikolojik yardım aramaya niyetlenme olasılığının daha düşük olması beklenir. Örneğin, bir kişi kendini ruh sağlığı uzmanı olarak tanıtan bir kişiden psikolojik destek almış ve bu destek ona hiçbir yarar sağlamamış ise tekrar ihtiyaç duyması hâlinde “Daha önce uzmana da gittim o da bir işe yaramadı.” diyerek bir uzmandan psikolojik yardım aramaktan vazgeçebilir. Bu noktada, sahte uzmanların varlığının yanı sıra ruh sağlığı uzmanlarının yeterliliğinin de önemli konulardan biri olduğu unutulmamalıdır.

Profesyonel psikolojik yardım aramayı sağlamak için neler yapılabilir?

  • Bireylerin ihtiyaç anında profesyonel psikolojik yardım aramamasının altında yatan nedenlerin daha iyi anlaşılabilmesi ve bunun için yapılması gerekenlerin netleştirilebilmesi için bu konu nitel çalışmalar ile de araştırılmalıdır.
  •  Gelir düzeyi düşük bireylerin başvurabileceği merkezlerin sayısı, kapsamı ve kapasiteleri arttırılmalıdır.
  •  Ruh Sağlığı alanında hizmet veren her meslek grubunun görüşünün alındığı bir Ruh Sağlığı Yasa’sı çıkarılmalı ve bu yasada ruh sağlığı çalışanlarının meslek tanımları netleştirilmelidir.
  •  Kendini ruh sağlığı uzmanı gibi göstermeye çalışan kişilere yasal olarak daha caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır.
  •  Ruh sağlığı uzmanlarının daha yeterli bir şekilde mezun olabilmeleri için, Türkiye’de bulunan üniversitelerdeki ilgili bölümlerin ders içerikleri ve bu içeriklerin uygulanışı incelenmelidir. Üniversitelerin sayısındaki artışın kaliteden ödün vermeye neden olmamasına dikkat edilmelidir.
  •  Kamu spotu, sosyal medya, halka açık seminerler vb. aracılığıyla, “Ruh sağlığı uzmanları kimlerdir?” “Ruh sağlığı alanında hizmet veren meslek gruplarının çalışma alanları nelerdir?” “Hangi durumlarda kime başvurulmalıdır?” “Danışanların psikolojik yardım alma sürecindeki hak ve sorumlulukları nelerdir?” gibi konularda bilgi paylaşımı yapılmalıdır.
  •  “Psikolojik destek almaya ilişkin sosyal damgalanma” konusunda farkındalık yaratmak için; kamu spotu, sosyal medya kampanyaları ve sosyal sorumluluk projelerinin yapılmasının yanı sıra film ve dizilerde de bu konu etkili bir şekilde işlenmelidir.
  •  Dizi ve filmlerde, “Terapistler danışanlarını koltukta yatırarak terapi yapar.”, “Terapi süslü sözlerden ibarettir.” ya da “Bütün terapistler aşırı sakin bir ses tonu ile konuşur.” gibi klişelerden uzak durulmalıdır. İzleyicilerin bu sahneleri izlerken kendilerini o terapi ortamında daha kolay hayal edebilmeleri ve böylelikle ihtiyaç durumunda psikolojik yardım aramaya daha sıcak bakabilmeleri için psikolojik yardım süreci ile ilgili daha gerçekçi bir anlatım kullanılmalıdır.

 

beliz Merhaba
Tanışmak, Paylaşmak ve Birlikte Öğrenmek İçin…

Sayfama hoş geldiniz…

beliz